İnanç Turizmi
Antalya’da, yerli ve yabancı turistlerin öncelikli ziyaret noktalarından sayılan ve inanç turizmi kapsamında ele alınabilecek belli başlı turizm değerleri aşağıdaki gibidir:
Cami-Medrese-Türbeler
Şehzade Korkut Camii: İlk iskânı yaklaşık 2500 yıl öncesinden başlayarak günümüze kadar kesintisiz yerleşim gören Antalya Kaleiçi, bu süreçte farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Caminin de içerisinde bulunduğu arkeolojik alan kentin bilinen en eski yaşam mekânlarını bünyesinde barındırmaktadır. MÖ. 330-30 tarihleri arasında inşa edilen ve Roma Dönemi boyunca da kentin kalbi niteliğinde bir meydan (agora) olarak işlevini sürdüren alanın bir köşesine MS 6. yüzyılda anıtsal bir kilise inşa edilmiş ve daha sonra Türk döneminde cami işleviyle kullanılan yapı, farklı medeniyetlerin izini taşıyan bu yapı kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. 1896 yılındaki yangın felaketine kadar ibadethane işlevini kesintisiz sürdüren bu eser, geçirdiği ağır tahribat nedeniyle artık kullanılamaz hale gelmiş ve yakın zamana kadar kaderine terk edilmiştir. 1970’li yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yapılan kısmi onarım yapının daha fazla tahrip olmasını önlese de, zamanla yeni tahribatlar oluşmuş ve özellikle statik sorunlar ve malzeme yorgunluğu nedeniyle geri getirilemeyecek kayıplar yaşanmıştır. 2007-2008 yıllarında yapılan bilimsel kazıların verileriyle, ülkemizin önemli bilim insanları ile yapılan incelemeler sonrasında özellikle beden duvarlarının sadece takviyeler ile ayakta tutulamayacağı, bu durumun mevcut kalıntıların varlığı ve insan yaşamı için büyük tehlike oluşturduğu, yıkılmaya meyilli eğik ve/veya ayrılmış duvarların, boşalan derzlerin, yapının geçirdiği yangın nedeniyle sürekli ve hızla artan malzeme kayıplarının basit müdahaleler ile önlenemeyeceği anlaşılmış ve alandaki kalıntıların tamamının ancak kapsamlı restorasyon, tamamlama ve çevre düzenleme çalışmaları ile yok olmadan kurtarılabileceği kanaatine varılmış olup her birisi farklı alanlarda yetkin ve ehil bilim insanları ve uzmanlarıyla çalışılarak; arkeolojik alandaki farklı kültürel dönemlerin kalıntıları daha fazla tahrip olmadan varlığını sürdürmesi, alanda ele geçen yaklaşık 1200 adet nitelikli taşların kataloglanarak yapı etrafında sergilenmesi, kapalı mekânın Şehzade Korkut Camii olarak kayıtlara geçen son işleviyle kazandırılması amaçlanmış, sağlamlaştırma ve restorasyon çalışmalarında arkeolojik alan ve yapıdaki sorunsuz orijinal malzemeye dokunulmamasına, statik sorunlar yaşayan duvarlara ait orijinal malzemenin numaralandırılarak sökülmesi ve yeniden yerinde kullanılmasına azami özen gösterilmiştir.
Yivli Minare ve Yivli Camii (Alaaddin Camii): Antalya şehir merkezinde yer alan Yivli Minare, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad'ın 1230 yılında kiliseden camiye dönüştürdüğü Alaaddin Caminin minaresidir. Minare günümüzde Antalya kentinin sembolü durumuna gelmiştir. Yivli Minare Camii, Yivli Minare'nin hemen batısındadır. Anadolu çok kubbeli camii türünün en eski örneğidir.
Zincirkıran Türbesi: Yivli Minare Külliyesi’nde bulunan yapılardan olup; 1377 yılında inşa edilmiş ve 3 adet mezarı korumaktadır.
Nigar Hatun Türbesi: Yivli Camii'nin kuzeyinde yer alan Selçuklu tarzındaki türbe, 1502 yılından kalmadır. Zincirkıran Türbesi'nin batısında bulunan yapı ise Mevlevihane olup; inşa kitabesi bulunmayan binanın yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Selçuklu Döneminde saray müştemilatı içinde kullanılmış olduğu düşünülen yapının 16.yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı Devrinde Mevlevihane olarak fonksiyon gördüğü anlaşılmaktadır. Çok sayıda onarım geçirmiş olan yapı, 2018 yılında tamamlanan restorasyon çalışmaları ile Mevleviliğe dair canlandırmalar, bilgi panoları ve sergilenen eserler ile Antalya Mevlevihane Müzesi olarak düzenlenmiştir.
İskele Camii: Yat Limanı'nda bulunan küçük ve şirin bir camidir. Ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Kaleiçi restorasyon çalışmaları sırasında yeniden düzenlenmiştir.
Tekeli Mehmet Paşa Camii: Antalya şehir merkezinde yer alan caminin yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, son hali itibariyle 17-18. yüzyıl özelliği göstermektedir.
Bali Bey (Balbey) Camii: Surlar dışında, Muratpaşa Mahallesi’nde, Bali Bey Sokağı’ndadır. Sekizgen kasnak üzerine büyük bir kubbenin örttüğü yapı, kareye yakın bir plan göstermektedir. 15. yüzyılda akıncı beyi Malkoçoğlu Bali Bey tarafından yaptırılmıştır.
Murat Paşa Camii: Surlar dışında, Kazım Özalp Caddesi üzerindedir. Sadrazam Kurucu Murat Paşa tarafından 1570 yılında yaptırılmıştır. On kenarlı kasnak üzerine yüksek bir kubbe ile örtülmüştür. Sivri kemerli ve üç kubbeli son cemaat yerinin sütunları, renkli taşlarla süslenmiştir.
Karatay Medresesi: Yat limanı üzerinde, Karadayı Sokağı’ndadır. 1250 yılında Selçuklu Veziri Celaleddin Karatay tarafından yaptırılmıştır. İki eyvanlı medrese tipindedir. Selçuklu taş işçiliğinin zengin geometrik motifleriyle süslü mihrabı ilgi çekicidir.
Ahi Yusuf Mescidi ve Türbesi: Selçuk Mahallesi’nde, Mermerli Sokak’tadır. 1249 yılında Ahi Yusuf adına yaptırılmıştır. Moloz taşlarla yapılmış, kare planlı küçük bir mescittir. Mescidin güneyinde kale duvarları arasında Ahi Yusuf Türbesi bulunmaktadır.
Kale Camii (Sultan Süleyman Camii): Alanya'da, tersanenin batısındadır. Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılan cami, 1530-1566 yıllarında Sultan Süleyman tarafından tekrar yaptırıldığı için Sultan Süleyman Camii adıyla da anılmaktadır.
Emir Bedrüddin Camii: Alanya’da bulunan ve günümüzde Andızlı Camii olarak bilinen cami, adını hemen yanındaki andız ağacından almıştır. 1277 yılında Emir Bedrüddin tarafından yaptırılan caminin yanında kesme taşlardan yapılma minaresi yer alır.
Akşebe Sultan Mescidi: Alanya Kalesi içinde yer alan mescit, kalenin ilk kumandanlarından Akşebe Sultan tarafından, 1230 yılında yaptırılmıştır. Dışı taş, içi tuğladan yapılmış iki odadan ibarettir.
Ömer Paşa Camii ve Türbesi: Elmalı ilçesinin ortasında yer alan Ömerpaşa Camii, Osmanlı Mimarisi yapı sistemi içinde merkezi planlı- tek kubbeli türün en geliştirilmiş bir örneği, Mimar Sinan ekolünün bir şaheseridir. Caminin giriş kapısı üzerindeki kitabesinden de anlaşıldığına göre, 1019 (1610) yılında Kitapçı namıyla bilinen Ömerağa tarafından yaptırılmıştır. Güneybatı Anadolu’nun en büyük ve en gösterişli eseri olan Ömerpaşa Camii, içinde bulunduğu kasaba meyilli bir arazi üzerinde kurulduğundan heybetli bir görünüşe sahiptir.
Merkez Külliye Camii: Manavgat’ta, Alanya-Antalya kara yolu üzerinde bulunan, mülkiyeti Türkiye Diyanet Vakfı’na ait olan ve 2004 yılında hizmete açılan Külliye Camii, Selçuklu ve Osmanlı mimarisine yakın tarzda inşa edilmiş; yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken, oldukça görkemli bir camidir.
Kiliseler
St. Nicholas (Noel Baba) Kilisesi: Kale (Demre), Hristiyan dünyasında Noel Baba diye bilinen Aziz Nicholas’ın piskoposluk ettiği yer olarak tanınmaktadır. Kilise, ölümünden sonra Aziz Nicholas’ın anısına 6. yüzyılda inşa edilmiştir. Bir Likya yerleşimi olan Myra antik kentinin parçası durumundaki St. Nicholas Kilisesi, mimari üslubu ve süslemeleri ile orta Bizans dönemi kilise mimarisinin günümüze kadar ulaşmış en seçkin örneğidir.
Aya Yorgi Kilisesi: Alanya Kalesi’nin iç kale kısmında yer alan; Aya Yorgi (Hagios Georgios) olarak bilinen ve M.S. 6. yüzyılda da yapıldığı sanılan Bizans dönemine ait küçük bir kilisedir. Dini önemi artınca zaman içinde piskoposluk haline gelmiştir. Kaledeki Selçuklulara ait olmayan tek eser olması yanında Alanya'nın Türk-İslam dönemi öncesinden günümüze ulaşabilen ender yapıdır.
Antik Kent-Tapınak:
Side Antik Kenti-Apollo Tapınağı: Eski Pamphylia’nın en geniş limanı olan Side, denize doğru kuzey-güney yönünde uzanan küçük bir yarım adanın üzerinde kurulmuştur. Pamphylia’daki en çeşitli ve güzel tapınaklar Side’dedir. İki muazzam tapınak, denizde ve limanda, yan yana yarımadanın güney ucunda yer alır
Side’nin koruyucu tanrısı Athena olduğundan tapınaklardan birinin, limanın ve denizcilerin koruyucusu olan oldukça ünlü Athena’ya adanmış olması muhtemeldir. Diğer tapınak ise, Apollo’ya ithaf edilmiş olmalıdır.
Perge Antik Kenti: Antalya şehir merkezinin 17 km. doğusundaki, Aksu sınırları içinde yer alan Perge, sadece bölgenin değil, tüm Anadolu'nun en düzenli Roma dönemi kentlerinden biridir. Mimarisi yanında mermer heykeltıraşlığıyla da ünlüdür.
Myra Antik Kenti: Bugünkü Demre İlçe merkezinde ve civarında yer alan Myra Antik Kenti, aynı adı taşıyan ova üzerinde kurulmuştur. Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları, Roma Dönemi tiyatrosu ve Bizans Dönemi St. Nicholas Kilisesi ile ünlüdür.
Olympos Antik Kenti: Antalya'nın güney sahillerinde Phaselis'ten sonra ikinci önemli liman kenti, Olympos'tur. Şehir adını, 16 km kuzeyindeki Torosların batı uzantılarından biri olan, 2375 m. yüksekliğe sahip Tahtalı Dağı'ndan alır. Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte İ.Ö.167-168 yıllarında basılan Likya Birlik sikkelerinde adı geçen Olympos, Likya Birliği'nde üç oy hakkına sahip 6 şehirden biridir. Birlik'te Likya'nın doğusunu temsil etmiştir. Kentin günümüze ulaşmış kalıntılarının çoğu orman içinde ağaç ve çalılarla örtülü olup, Helenistik, Roma Bizans dönemlerine aittir.
Patara Antik Kenti: Fethiye-Kalkan arasında Xanthos vadisinin güneybatı ucunda bugünkü Ovagelemiş Köyü’nde yer alan Patara Antik Kenti, Likya'nın en önemli ve en eski şehirlerinden biridir. Bizans döneminde de önemini devam ettiren kent, Hristiyanlar için önemli bir merkez olmuştur. "Noel Baba" diye anılan Aziz Nicholas, Pataralıdır.
Phaselis Antik Kenti: Antalya - Kemer Karayolu'nun 44. kilometresinden sola dönen yol, geniş ölçüde orman alanı içinde bulunan Phaselis Antik Kenti’ne ulaşır. Ana hatları ile bölgenin tarihi kaderini paylaşan Phaselis, bazen Likya bazen de Pamfilya Bölgesi şehri olarak gösterilir.
Hoşgörü Merkezi-Dinler Bahçesi: Üç semavi dinin mabetlerini tek bir bahçede buluşturan Dinlerin Buluşması Hoşgörü Merkezi, diğer adıyla Dinler Bahçesi, Belek Turizm Yatırımcıları Birliği (BETUYAB) tarafından 2004 yılında Antalya’nın Belek turizm merkezinde hizmete açılmıştır. Kudüs'ten sonra üç büyük dinin buluştuğu Dinler Bahçesi’nde, cami, kilise ve sinagog, aynı bahçe içinde inşa edilmiş olup yerli ve yabancı ziyaretçilere, bu üç dinin kutsal mekânlarını aynı anda ziyaret edebilme imkânı sunmaktadır.