Liman agorası ile yol anıtının kuzeydoğusunda ve Tepecik’in doğusunda bugün bile tüm görkemiyle ayakta duran Kent Kapısı, Patara’nın simge yapılarından biridir ve yalınlığından yansıyan etkiyle özeldir. 19 m uzunluğunda, 10 m yüksekliğindeki anıtsal kapı üç geçişlidir; bunlardan ortada olanı 3.69 m.lik kemer açıklığı ile yanlardakinden daha geniş tutulmuştur. Her yüzde portre büstler taşıyan 6 adet konsol ile içlerine heykellerin konulmuş olması gereken iki niş bulunur. Üzerindeki yazıtlardan “Lykia Ulusu’nun Metropolisi Patara’nın halkı tarafından yaptırıldığı” anlaşılmakta, ayrıca Lykia-Pamphylia Eyaleti Genel Valisi Trebonius Proculus Mettius Modestus ve ailesine yönelik onurlandırmalar okunmaktadır; bu vali Traian Dönemi’ne tarihlenmektedir. Ancak kent kapısı İmparatorlar Nero ve Vespasian dönemlerinde yapılmıştır. Altında bir yol döşemi olmayan kapı, doğuda Doğucasarı’dan inen kent suruna bağlanmıştır; batısında ise, dar yüzün üstündeki çörtenden akan suyun doldurduğu bir havuz/maksem yer alır. Kapının batı yarısında halen in situ olarak duran künk ve akıtma döşeminin, doğu yarısında neden olmadığı ve havuzun suyunun nasıl taşındığı, ilgili araştırmalarda hep sorgulanmıştı. 2015 yazında konservasyon ve restorasyon amacıyla üst bloklar yerlerinden alınınca, bu sorun çözülmüştür: Doğu dar yüzde dış cephede yukarıya doğru yürütülen kurşun borular, doğu yarıda takın üzerinde devam ederek orta açıklığa ulaşmaktaydı ve orta “pencere” üzerindeki bloğun eğimli biçimde işlenmesi sonucu su, kapının tam merkezindeki bu açıklıkta bir perde yaparak pencere tabanındaki yayvan bir kanala düşmekteydi. Buradan da, yapının içinden batıya uzanan künklerin içine girerek çörtenden su deposuna akmaktaydı. Bugün konsollar üzerindeki ve nişler içindeki plastik süslemelerinden de yoksun olarak günümüze gelen kapı, önündeki sekizgen süs havuzu ile birlikte, başkente kara yoluyla gelenlerin ilk karşılaştığı su oyunlarıyla kuşkusuz antik kent girişlerinin çok özel bir örneğini sergilemekteydi. Patara’ya yaklaşık 22 km.lik bir sistemle getirilen suyun, dağıtımdaki son halkalarından bir olan bu yapı, bir mühendislik harikası olarak nitelendirilen Delikkemer sifonu ile birlikte Anadolu’nun en özgün su yapıları arasındadır.