Liman, Patara’nın varoluş ve yaşam nedenidir. Anadolu’nun güneyindeki doğu-batı deniz ticareti güzergâhının, coğrafi ve iklimsel nedenlerle vazgeçilemez duraklarından biri niteliğindeki liman, kentin yerleşim tarihini ve gelişimini birinci derecede belirleyici bir etmendir. Kentsel doku liman etrafında şekillenmiş ve yapıların bir kısmı da liman nedeniyle inşa edilmiştir. Bu yerleşimin savunmasına yönelik çaba ve yapılar, bugün de sur kalıntılarından okunmaktadır. Bunların en görünürü olan ve bugünkü bilgilerimizle bir kale oluşturmadan Doğucasarı üzerinden “V” biçiminde açılarak kuzey ve güneyde kenti kuşatan surun ayakta kalan kısımları MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısına, eklemeleri ise Ortaçağ (MS 12. yüzyıl) içlerine tarihlenmektedir. Ancak; en geç 4. yüzyılda kentin limanın doğu yakasındaki düz alanlara yayıldığı göz önüne alındığında, bundan daha erken dönemlere ait bir surun varlığını da öngörmek mümkündür. Aynı şekilde surun üst kısmında da Roma Çağı’nın farklı evrelerine işaret eden eklemeler bulunmuştur. Kentin Doğucasarı dışında topografyasını belirleyen diğer unsurlardan olan Kurşunlutepe ve Tepecik de, kısmi kalıntıların ortaya koyduğu gibi, bu savunma sisteminin içine alınmışlardır. Bir diğer sur, literatürde genel hatlarıyla MS 5.-6. yüzyıla tarihlenen, ancak son kazılarda ortaya çıkan bulgu ve buluntularla olasılıkla çok daha önce yapılmış olması gündeme gelen kent duvarlarıdır. Bu sur kentin tiyatro, bazilika, liman hamamı, kiliseler ve konutlar gibi çok önemli yapı ve alanlarını dışarıda bırakmaktadır ki bu da işlevi konusunda savunma dışında farklı yorumları zorunlu kılmaktadır. Patara MS 12. yüzyılda limana en yakın alanda bir kez daha surla çevrilmiştir. Benzerleri oldukça az olan bu çiftli sur, bu kez gerçekten de kentin küçülen sınırlarını ve yerleşim alanını korumaktadır.