Patara, binlerce yıllık geçmişi ile kıyaslandığında görece kısa olan uykusundan, burayı ziyaret eden araştırmacı gezginler ile uyanmış ve tarihe bu yeniden doğuş, o zamandan bu yana kesintisiz devam etmiştir. R. Pococke, 1745’te yayınladığı gezi izlenimlerinde, bir gemi yolculuğu bağlamında ilk kez Patara’dan söz etmiş; onu “Ksanthos Nehri’nin denize döküldüğü yerin doğusunda ve St. Paul’un Milet’ten Tyre’ye giderken uğradığı kent” olarak tanımlamıştır. Kont A. de Choiseul-Gouffier’in 1782’de yayınlanan Lykia haritası üzerinde de Patara işaretlidir. Ancak Patara’yı ziyaret eden ilk gezgin, şu andaki bilgilerimiz doğrultusunda İngiliz arkeolog ve mimar C. Cockerell’dir (1810/1811). İzleyen süreçte çok sayıda gezgin Patara’yı ziyaret etmeye devam etmişler ve bölgenin en önemli kentlerinden biri olan Patara, onların yazdıklarıyla bilim gündemine taşınmaya başlamıştır. C. Cockerell’den çok kısa bir süre sonra W. Gell, Society of Dilettanti adına ekibiyle Patara’ya gelir (1811) ve kentle ilgili kapsamlı bir tanımlama ve belgeleme çalışması yapar. Yine 1811’de, bu özel yılda, Kaptan F. Beafourt da Lykia sularındadır. Oluşturduğu denizcilik haritasının yanında Beaufourt, kentle ilgili bilgiler de aktarır. 1820’de R. Walpole, 1824’te W. Leake ve 1836’da Ch. Texier Patara’yı ziyaret ederler. Özellikle Ch. Texier, Society of Dilettanti gibi tanımlamalarını kapsamlı çizim çalışmaları ile destekler. 1838 ve 1840’da Patara’ya iki kez gelen Ch. Fellows, gözlemlerini çizimlerle birlikte anlatır. İlgilerini bölgenin coğrafyası, jeolojisi ve hidrografisi üzerine yoğunlaştıran T. A. B. Spratt, E. Forbes ve E. T. Daniell bir günlüğüne geldikleri Patara’dan flora ve fauna bilgileri yanında kalıntılardan da notlar almışlardır. 1881 yılında Patara’ya gelen arkeolog O. Benndorf ve mimar G. Niemann, kentle ilgili o güne kadar yapılan en kapsamlı araştırma ve çizim çalışmasını yaparlar; en önemlisi ise, Patara fotoğraflarının ilk kez çekilmiş olmasıdır. A. Freiherr von Warsberg, 1882 yılında geldiği Patara’yı poetik bir dille anlatır. 1888’de J. Th. Bent ve ekibi de Patara’ya ulaşırlar. O. Benndorf ise, 1892 yılında E. Kalinka ve E. Krickl ile bir kez daha Patara’ya gelecektir. Lykia’da 1894’e kadar kalan E. Kalinka, bölgenin Likçe ve Yunanca epigrafik malzemesini belgeleyerek, bugün bile değerini kaybetmeyen bir çalışmaya imza atar (Titvli Asiae Minoris). Patara’da 1988 yılında Fahri Işık tarafından başlatılan kazılar, halen devam etmektedir.
Patara’nın bu yakın dönem araştırma geçmişinden bir önceki son tarihi aktarım, 1478 yılında Sultan Cem’in babası Fatih Sultan Mehmet’in isteği ile Rhodoslularla görüşmek üzere buraya gelmiş olmasıdır. Kentin bu tarihten önceki “antik” geçmişi ise, bu yayın kapsamında ancak belirli durak noktaları ile anlatılabilecektir.